Aytunç Erkin, Nefes’te “Üst düzey emniyetçinin sorularla dolu mektubu” başlığı ile bir yazı kaleme aldı.
Erkin yazısında, FETÖ’nün gizlenme ve sızma taktiği olarak kullandığı ‘renklendirme’ taktiğinden bahsetti. Diğer yandan Erkin, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın hazırladığı ‘FETÖ Silahlı Terör Örgütü Emniyet Mahrem Yapılanması’ başlıklı raporunu hatırlattı.
Aytunç Erkin’in yazısı şu şekilde:
Polis memuru, bekçi, astsubay, uzman çavuş ya da öğretmen…
Kamuya girmek isteyen binlerce aday, güvenlik tahkikatı ve mülakatta en küçük ayrıntıya kadar didik didik ediliyor.
Birinci derece yakını ihraç edilmişse, ByLock bağlantısı varsa, sonuç çoğu zaman net: Eleniyor.
PEKİ YA ÜST KADEMELER
Daire başkanları, il müdürleri, başkanlar, genel müdür yardımcıları aynı süzgeçten geçiriliyor mu? Yoksa bu titizlik sadece alt kademedeki adaylar için mi geçerli?
Eğer öyleyse…
Liyakat ve güvenlik hassasiyeti neden yukarıya çıkıldıkça esniyor?
Bu yaklaşım, ileride telafisi mümkün olmayan bir güvenlik zafiyeti doğurmaz mı?
Ülke, ikinci bir 15 Temmuz’a zemin hazırlayacak yeni bir kaosun eşiğine mi sürükleniyor?
Sorular çoğalıyor, ama kamuoyunun beklediği tek şey net cevaplar.”
Yazıma üst düzey bir emniyetçinin mektubuyla başladım. İsmi bende saklı. Çok dolu ve soruları var. Bu sorulara yanıt da almak istiyor! Alabilir mi? Göreceğiz! Bildiğim; son emniyet kararnamesiyle birlikte “sorunların” gün yüzüne çıktığı.
Resmi Gazete’de 10 Eylül’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle 37 ile yeni emniyet müdürü atandı, 22 ilin emniyet müdürü merkeze alındı. Kararnameyle MHP’ye yakın bazı emniyet müdürlerinin tasfiye edildiği öne sürüldü. Daha önce Bahçeli’nin elini öpmesi ile gündem olan Süleyman Karadeniz, emniyet teşkilatının en kritik görevlerinden Özel Harekât Daire Başkanlığı’ndan Muğla Emniyet Müdürlüğü’ne atandı.
MHP lideri Devlet Bahçeli dedi ki:
“Suç, suçlu, suçluluk ve cezalandırma karmaşasını kaos üretmek maksadıyla istismar eden ‘yeni bir paralel yapının’ milli bünyemize sızmış olup olmadığını derhal sorgulamak gerekmektedir.”
Bu açıklama üzerine emniyetçi bir dostum hatırlattı. Bahçeli’nin “yeni bir paralel yapının izleri” cümlesinin sekiz yıl öncesine dayanan bir raporla da yakından ilgili olduğunu söyledi. O raporu bu köşede zaman zaman okumuştunuz ama zamanı geldi ve hatırlatmakta fayda var.
UNUTULAN/ARŞİVDEKİ RAPOR
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın,FETÖ’nün Emniyet’teki mahrem yapılanmasıyla ilgili raporuna uzanalım…
Raporun başlığı: “FETÖ silahlı terör örgütü Emniyet mahrem yapılanması…”
382 sayfa…
Sayfa 294’ün başlığı: Diğer Oluşumların İçine Sızma Faaliyeti (Renklendirme)… FETÖ’nün iktidara karşı olan muhalifler, hükümet yanlısı gruplar, tüm muhalif parti grupları, diğer dini cemaatler, farklı dini mezhep grupları (Alevilik), ulusalcı, Atatürkçü düşünceye sahip gruplar, diğer terör örgütleri içindeki gruplara girdiği tespit edilmiş.
Örneğin…
Bir FETÖ’cünün yazışmalarını ve emniyetin tespitinin okuyalım:
“… ‘En çok tartışılan yönlerimizden birisi iyi birimlerde hep bizim arkadaşlarımızın olması. Bunu aynen devam ettirmeliyiz ama renklenerek… (Arkadaşımız aşırı solcu – ülkücü veyahut beynamaz vs. olabilir. Keza tarz değişikliği de yapmalı, ailesi de bu şekilde renklenebilir)’ … şeklinde talimatla örgüt mensuplarına; bir yandan ailelerinin de ‘renklenme’ sürecine dahil edilmesinin tavsiye edildiği, diğer taraftan emniyet teşkilatında iyi birimlerdeki eski mevcudiyetlerini renklenmek suretiyle devam ettirmeleri gerektiğinin tavsiye edildiği görülmektedir.”
Örnekleri sürdürelim…
Emniyet raporundaki dikkat çekici bölümlerden biri:
“… Renklenmiş örgüt üyelerinin her birimde mutlaka olması gerektiği ve yüzdelik şekilde dağıtıldığı, renklenecek örgüt üyelerinin ‘Sayısal’ olarak kodladıkları üst seviyeden olması gerektiği… Eşlerin açık/kapalı olmasının etken olduğu, birinci dereceden akrabası farklı görüşte olan örgüt üyelerinin bu iş için daha uygun olduğu…vb. talimatlar verildiği gözlemlenmiştir.”
Bir FETÖ’cü şöyle diyor: “… Renklendiği söylenen bazı öğrencilere baktığımızda hem yanlış öğrencinin tespit edildiğini hem de yanlış renklendiğini gözlemledik. Ekte kısa bir dosya var bir bakılsa uygunsa umumileşebilir, ekleme çıkarma yapılabilir… Neler renktir? Tarikatlar (Nakşi, Kadiri, Halveti), cemaatler (Nur, Erenköy, Çarşamba, İslamoğlu), AKP ve partiler…”
Emniyet, bu yazışmayı şöyle yorumluyor:
“ … Şeklinde… Nakşi, Kadri, Halveti, Nur cemaatleri, Erenköy, Çarşamba, İslamoğlu cemaati vb. diğer dini cemaatlere mensup gibi görünme konusunda talimat verildiği tespit edilmiştir.”
ÖNCE MERKEZE SONRA MUĞLA’YA İDDİASI
Renklendirme” raporunu okudunuz.
Ardından emniyet kulislerini yokladım. Özel Harekat Başkanlığı’ndan Muğla İl Emniyet Müdürlüğü’ne atanan Süleyman Karadeniz’le ilgili bir iddiaya ulaştım. İddiaya göre, Karadeniz önce merkeze çekildi ancak gelebilecek tepkiler üzerine Muğla’ya atandı ve olası bir tartışmanın önü kısmen de olsa kapandı. Yine de bu atama emniyette “tenzili rütbe” olarak değerlendirildi. Konuyu Karadeniz’e sordum ama konuşmadı.
Ancak…
Dün; bazı medya organlarında bazı gazeteciler Süleyman Karadeniz’le ilgili bazı iddialarda bulundu. Bu kez Karadeniz’in yakın çevresine ulaştım. Aldığım bilgilere göre önümüzdeki hafta biraz hareketli geçecek diyelim ve kulislere devam edelim.
11 Eylül’de İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Emniyet Genel Müdürlüğü 2025 yılı atamaları çerçevesinde; Mehmet Umutlu’nun Destek Hizmetleri Daire Başkanı olduğunu duyurmuştu. Umutlu önceki gün görevden alındı çünkü kardeşinin FETÖ’cü olduğu iddia edildi. Emniyette bir soru daha gündemde: “Peki Mehmet Umutlu’nun bir akrabası daha emniyette önemli bir görevde mi?”